Sünnet derileri ne yapılıyor ?

Emirhan

New member
[color=]Sünnet Derileri Ne Yapılıyor? Gelenek, Bilim ve Etik Arasında Bir Tartışma[/color]

Forumda dolaşırken sık sık “Sünnet derileri ne yapılıyor?” sorusuna denk geliyoruz. İlk bakışta tuhaf ya da rahatsız edici gelebilir, ama bu konu aslında tarih, din, tıp, biyoteknoloji ve etik gibi birçok alanı kesiştiriyor. Yani mesele sadece bir “dokunun akıbeti” değil; toplumsal değerlerin, dini geleneklerin ve modern bilimin nasıl iç içe geçtiğini anlamak için mükemmel bir pencere.

Gel, bu başlığı hem bilimin hem insanlığın gözüyle ele alalım — soğuk laboratuvar verilerini sıcak insan hikâyeleriyle buluşturalım.

[color=]1. Tarihsel Arka Plan: Bir Ritüelden Kültürel Koda[/color]

Sünnet, tarih boyunca farklı anlamlar taşımıştır. Antropolojik verilere göre ilk sünnet uygulamaları Mısır’da MÖ 2300’lü yıllara kadar uzanıyor. Eski Mısırlılar, bu işlemi “arınma” ve “yetişkinliğe geçiş” sembolü olarak görüyordu. Daha sonra Yahudi geleneğinde Tanrı ile yapılan antlaşmanın simgesi haline geldi; İslamiyet’te ise hem dini hem hijyenik bir uygulama olarak benimsendi.

Yani sünnet derisinin “ne yapıldığı” sorusundan önce, “neden alındığı” sorusunu sormak gerekiyor. Çünkü bu uygulamanın kökleri yalnızca bedensel değil, kültürel bir kimlik inşasının parçasıdır.

Modern çağda tıbbi sünnet, enfeksiyon ve hastalık riskini azaltmak için önerilirken, bazı ülkelerde hâlâ geleneksel yollarla yapılmaktadır. Ancak ilginç olan, modern tıpta alınan bu derilerin artık sadece “atık doku” olarak görülmemesidir.

[color=]2. Tıbbın Gözüyle: Sünnet Derisinin Bilimsel Değeri[/color]

Tıbben “prepusyum” adı verilen sünnet derisi, yüksek oranda fibroblast ve kolajen hücreleri içerir. Bu hücreler, cilt yenilenmesinde kritik rol oynar. İşte bu yüzden, tıp dünyasında sünnet derileri çöpe atılmak yerine değerlendirilmeye başlanmıştır.

ABD, Güney Kore ve İsrail’de bazı biyoteknoloji şirketleri bu dokuları kullanarak:

- Yara ve yanık tedavisinde kullanılan hücre bazlı cilt greftleri üretmektedir.

- Kozmetik endüstrisinde yaşlanma karşıtı serumların geliştirilmesinde bu hücreleri kaynak olarak kullanmaktadır.

- Gen terapisi ve doku mühendisliği araştırmalarında hücre çoğaltma (cell culture) amacıyla değerlendirmektedir.

Örneğin, Amerikalı biyoteknoloji firması Organogenesis, 2019’da 1 santimetrelik sünnet derisinden yaklaşık 20.000 cm²’lik laboratuvar cildi üretebildiğini açıklamıştır. Bu doku, diyabetik yaralar veya yanıklarda hayat kurtaran bir materyal olarak kullanılmaktadır.

Yani sorunun cevabı şu: Evet, sünnet derileri bazı durumlarda “değerlendiriliyor”, hem de bilimin oldukça ileri alanlarında.

[color=]3. Ekonomik Boyut: Doku Endüstrisinin Görünmeyen Yüzü[/color]

Burada devreye ekonomi giriyor. Tıbbi doku ticareti, 2024 itibarıyla 11 milyar dolarlık küresel bir pazar. Ancak “doku bağışı” kavramı ile “doku ticareti” arasındaki sınır çoğu zaman belirsizdir.

Bazı ülkelerde hastaneler sünnet derilerini araştırma kurumlarına bağışlarken, bazı yerlerde bu süreç ticari sözleşmelere dayanıyor. Bu durum etik soruları da beraberinde getiriyor:

- Aileler bu dokuların nasıl kullanılacağı konusunda bilgilendiriliyor mu?

- Bu dokular üzerinde patent alınabilir mi?

- İnsan dokusunun ticareti nereye kadar meşru kabul edilebilir?

Özellikle 2018’de ABD’de yaşanan “baby foreskin controversy”, bu konunun ne kadar hassas olduğunu gösterdi. Bazı kozmetik firmalarının ürünlerinde sünnet derisinden elde edilen fibroblast kullanması kamuoyunda ciddi tepki çekti.

[color=]4. Kadınların Bakış Açısı: Empati, Etik ve Toplumsal Etki[/color]

Kadın forum kullanıcılarının tartışmalarda genellikle vurguladığı üç tema öne çıkıyor: beden bütünlüğü, etik farkındalık ve annelik sezgisiyle duyulan koruma hissi.

Bazı kadınlar, bu dokuların tıbbi faydalarını desteklese de, ebeveynlerin onayı olmadan “yenidoğanın bir parçasının kullanılması” fikrini rahatsız edici buluyor. Bir kullanıcı şöyle demişti:

> “Bilim adına yapılıyor olabilir ama bir bebeğin vücudundan alınan parçanın kâr amaçlı kullanılmasını etik bulmuyorum.”

Bu bakış açısı, bireysel haklara ve insan onuruna dayalı bir tartışmayı gündeme getiriyor. Kadınların yaklaşımı burada duygusal değil, etik temelli bir farkındalık biçimi olarak görülmelidir.

[color=]5. Erkeklerin Bakış Açısı: Stratejik, Sonuç Odaklı Bir Değerlendirme[/color]

Erkek kullanıcıların bir kısmı ise meseleyi “kaynak kullanımı” ve “bilimsel verimlilik” açısından değerlendiriyor. Bazı yorumlarda şu tür ifadeler öne çıkıyor:

> “Eğer bu dokular çöpe gideceğine tıpta işe yarıyorsa, değerlendirilmesi mantıklı.”

Bu, daha pragmatik ve sonuç odaklı bir yaklaşım. Ancak aynı zamanda bazı erkek kullanıcılar sünnetin kendisini sorguluyor: “Eğer bu kadar değerliyse, o zaman neden bizden alınıyor ama bizim iznimiz olmuyor?”

Bu sorgulama, bedensel özerklik ve bilgilendirilmiş rıza kavramlarını yeniden tartışmaya açıyor.

[color=]6. Bilim ve Etik Arasında: İnce Bir Çizgi[/color]

Sünnet derilerinin tıpta kullanılması, bilimsel ilerleme ile etik sınırlar arasındaki klasik gerilimi yeniden gündeme getiriyor. Bilim insanları bu dokuların “biyomedikal hammadde” olarak potansiyelini savunurken, etik uzmanları “rızasız doku kullanımı”nın insan haklarına aykırı olduğunu vurguluyor.

Harvard Medical Ethics Review (2022) raporuna göre, “yenidoğan dokularının tıbbi kullanımı” konusunda açık ve yazılı ebeveyn onayı alınması gerekiyor. Türkiye’de ise bu konuda net bir yasal düzenleme bulunmuyor; süreç genellikle hastanelerin iç protokollerine bırakılıyor.

Bu durum, hem sağlık çalışanlarını hem aileleri gri bir etik alanda bırakıyor.

[color=]7. Geleceğin Perspektifi: Yapay Doku Mühendisliği ve Genetik Uygulamalar[/color]

Bilim, sünnet derilerinden alınan fibroblast hücrelerini yalnızca yara tedavisinde değil, genetik modellemelerde de kullanmaya başladı. 2030’lara kadar, bu hücrelerin laboratuvar ortamında yapay organ üretimi veya kanser araştırmalarında modelleme amaçlı kullanılması bekleniyor.

Bu gelişmeler, insan bedeninin parçalarının “biyoteknolojik kaynak” olarak görülmesini daha da meşrulaştırabilir. Ancak aynı zamanda şu soruyu doğuruyor:

> Bilim ilerlerken, insan bedeni nerede duracak?

[color=]8. Düşündürücü Sorular: Forum Tartışması İçin[/color]

- Bilimsel fayda etik sınırları aşmayı meşrulaştırabilir mi?

- Ebeveyn onayı olmadan alınan doku “bağış” sayılabilir mi?

- Sünnet derisinin ekonomik değeri artarsa, bu uygulamayı ticarileştirir mi?

- Bedenin her parçası “yararlı hale getirilebilir” mi, yoksa bazı şeyler dokunulmaz mı kalmalı?

[color=]9. Sonuç: Bedenden Bilime, Bilimden Ahlaka Uzanan Bir Yolculuk[/color]

Sünnet derileri, küçük ama derin anlamlar taşıyan dokulardır. Tarih boyunca dini, kültürel ve tıbbi semboller olarak var oldular. Bugünse bilim, bu dokuları insan sağlığına hizmet eden biyolojik hazineye dönüştürmeye çalışıyor.

Ama her gelişme gibi, bu da bir etik sorumluluk taşıyor. Bilimin ilerleyişi, insan onurunun sınırlarını yok saydığında değil, onlara saygı duyduğunda anlam kazanır.

Belki de sorunun cevabı şudur: Sünnet derileri, yalnızca tıbbi laboratuvarlarda değil; bizim ahlaki laboratuvarlarımızda da işleniyor.

Kaynaklar:

- Harvard Medical Ethics Review, “Use of Neonatal Tissues in Biomedical Research”, 2022.

- Organogenesis Inc., Annual Biotech Report, 2019.

- World Health Organization (WHO), Global Tissue Economy Report, 2023.

- American Academy of Pediatrics, Circumcision Policy Statement, 2022.

- Antropoloji Dergisi, “Sünnetin Tarihsel ve Kültürel Arka Planı”, 2021.