Sevval
New member
Evlilikte Bakirelik Testi Zorunlu Mu? – Aşk, Analiz ve Abes Arasında Sıkışmış Bir Tartışma
Arkadaşlar selam!
Konu biraz çetrefilli ama hadi gelin biraz gülelim, biraz düşünelim. Forumda sık sık “modernleşiyoruz ama kafalar hâlâ 1980 model” muhabbetleri dönüyor ya, işte bu da onlardan biri: evlilikte bakirelik testi.
Cidden soruyorum: Bu nedir arkadaşlar? Sağlık raporu mu, dürüstlük sertifikası mı, yoksa “kalite kontrol” departmanının yeni hizmeti mi?
Benim niyetim bu başlıkta kimseyi kırmak değil — ama hafifçe dürtmek. Hadi bakalım, erkeklerin stratejik hesaplarını, kadınların duygusal tepkilerini karıştıralım; ortaya tam bir forum ziyafeti çıkacak!
---
Konuya Mizahi Giriş: Test mi, Turnuva mı?
Biri diyor “ahlak göstergesi”, diğeri “baskı mekanizması.” Ben diyorum ki, “Arkadaşlar, bu neyin turnuvası? Altın Kemer mi veriliyor kazanana?”
Düşünsene, evlilik arifesinde genç çift laboratuvar sırasına giriyor, biri kan verirken diğeri WhatsApp grubuna yazıyor:
> “Kanka sonuçlar çıkmış, iki satır negatifmiş, hayırlı olsun.”
Yahu bu kadarını Black Mirror bile yazmadı!
Bizim toplumun bazı kesimleri, bilimle ahlakı öyle bir karıştırıyor ki, sonunda ortaya “duygusal analizli tıbbi muayene” gibi absürt bir şey çıkıyor.
Birileri de çıkıp hâlâ “Ama namus önemli!” diyor. Tamam da kardeşim, namus insanın beynindedir, bedeninde değil.
---
Erkeklerin Stratejik ve Çözüm Odaklı Yaklaşımı
Şimdi erkek cephesine bakalım.
Erkek dünyası bu konuda genelde stratejiyle ilerliyor. Duygu değil, taktik.
Forumda bir arkadaş şöyle der mesela:
> “Abi, test zorunlu olmasın ama isteyen yaptırsın, arada sıkıntı çıkmasın.”
Bu cümle tek başına diplomasi dersi.
Yani “Ben kimseye karışmıyorum” derken aslında “benim içim rahat etsin” demenin kibar yolu.
Bazı erkekler de işi Excel tablosuna çeviriyor:
- Güven sütunu
- Geçmiş satırı
- Ahlak puanı hücresi
Ama gel gör ki, bu tabloda sevgiye yer yok.
Evliliği bir proje gibi gören bu tayfa için, bakirelik testi “ön kontrol formu.”
Yahu aşkın “ISO 9001 sertifikası” mı olur?
Kardeşim, bu ilişki kalite yönetimi değil, duygusal mühendislik.
Ayrıca testle güven aranmaz. Güven, test sonucu değil, insan davranışıdır.
Yine de erkek aklı şöyle düşünür:
“Yapılmışsa tamam, yapılmamışsa risk analizi çıkarırız.”
İşte tam burada kadınlar devreye giriyor…
---
Kadınların Empatik ve İlişki Odaklı Yaklaşımı
Kadınlar bu konuyu duyunca tepkiyi duygudan alır.
Bir kadın der ki:
> “Benim bedenim, benim geçmişim, benim hikâyem… Sen kimsin ki test istiyorsun?”
Haklı da. Çünkü test, sadece biyolojik değil, psikolojik de bir müdahale.
Kadınlar için mesele “kızlık zarı” değil, “saygı zarı.”
O zar bir kez yırtıldığında — ki bu defa metaforik anlamda — ilişki tamir edilmez.
Kadın aklı daha empatik çalışır.
“Beni tanı, bana güven, bana inan” der.
Ama erkek, “belge ver” der.
İşte burada bir çarpışma yaşanır: duygusal mantık vs. teknik mantık.
Ve dürüst olalım:
Bir kadın, kendisine böyle bir test dayatıldığında “evlilik” kelimesinin anlamını sorgular.
Yani, “Evlilik bir ittifak mı, istihbarat operasyonu mu?”
---
Toplumsal Mizah: Gelin Kontrol Formu
Bir an için hayal edin:
Nikah dairesinde görevli memur son bir belge istiyor:
> “Evet beyefendi, kimlik, sağlık raporu ve… bakirelik testiniz?”
Yandaki çift kahkaha atıyor:
> “Biz kan testi yerine güven testi yaptık, sonucu: %98 aşk, %2 ego.”
Keşke tüm evlilik öncesi testler böyle olsa.
Gelinle damada “duygusal zeka seviyesi”, “sabır oranı”, “empati refleksi” testi yapılsa fena mı olurdu?
Kimin ne kadar sevgi kapasitesi var, kim kriz anında “boşanalım gitsin” diyor, kim “otur konuşalım” diyor — asıl bunları ölçelim.
Ama yok! Bizim toplum hâlâ “zar” peşinde.
Yahu bu kadar “zar” meraklısıysanız gidin Monopoly oynayın bari.
---
Bilim Ne Diyor, Mantık Ne Anlıyor?
Tıbbi olarak bilinen şu: Kızlık zarı tek tip değildir, herkesinki farklıdır.
Hatta bazılarında hiç zar bulunmaz, bazılarında esnektir.
Yani testle “bakirelik” belirlemek, “birinin karakterini kan grubuna göre ölçmek” kadar saçmadır.
Ama toplumda “test = doğruluk” gibi bir denklem var.
Bilim “Bu test etik değil” diyor, ama dedikodu “Test yaptırmamış, kesin bir şey var” diye çınlıyor.
Şimdi soruyorum:
Bilimin doğrusu mu, mahallenin sesi mi ağır basıyor?
Hangisine inanacağız?
---
Erkek Kadına, Kadın Topluma Kızıyor
Erkek diyor ki: “Toplum baskısı var, ben de etkileniyorum.”
Kadın diyor ki: “Sen toplumun sesi oluyorsun, o yüzden ben etkileniyorum.”
Sonuç: İkisi de birbirine değil, sisteme kızıyor.
Ama kimse sistemi değiştirmiyor.
Bu konuyu forumda konuşmak bile bazen cesaret istiyor.
Çünkü hemen birileri çıkıp “Ahlak elden gidiyor!” diyor.
Halbuki ahlak, “kimin neyi sakladığı” değil, “kimin ne kadar saygılı olduğu”dur.
---
Tartışmayı Kızıştıracak Sorular
- Evlilikte “bakirelik testi” değil de “sabır testi” zorunlu olsa daha az boşanma olur muydu?
- Güven duygusu bir laboratuvarda mı üretiliyor?
- Kadın geçmişini anlatmak zorunda mı, yoksa erkek “kabul etme testinden” mi geçmeli?
- Bu testin zorunlu olduğunu düşünenler, kendileri için hangi testi kabul ederdi?
- Gerçekten “namus” dediğimiz şey, birkaç milimetrelik dokuya mı indirgenmeli?
---
Sonuç: Test Etme, Tanı
Evlilik bir test değil, tanışma sürecinin finalidir.
Kimi laboratuvarda analiz yapar, kimi kalbinde.
Ama güven hiçbir zaman tahlil kâğıdından çıkmaz.
Eğer evlilik bir inançsa, o inançta şüpheyle başlayan her şey yarım kalır.
Kızlık testi mi?
Bırakın o test tarihin komik sayfalarına karışsın.
Artık “kalp testinden” geçemeyenlerin “bakirelik testine” güvenmesi tam bir ironidir.
---
Son sözüm:
Bir gün devlet “evlilik öncesi zorunlu test” olarak empati, sabır ve mizah oranını ölçse, eminim daha çok mutlu çift olurdu.
Şimdi siz söyleyin forumdaşlar, “zar” mı önemli, “zarafet” mi?
Buyurun, mikrofonda sıra sizde.
Arkadaşlar selam!
Konu biraz çetrefilli ama hadi gelin biraz gülelim, biraz düşünelim. Forumda sık sık “modernleşiyoruz ama kafalar hâlâ 1980 model” muhabbetleri dönüyor ya, işte bu da onlardan biri: evlilikte bakirelik testi.
Cidden soruyorum: Bu nedir arkadaşlar? Sağlık raporu mu, dürüstlük sertifikası mı, yoksa “kalite kontrol” departmanının yeni hizmeti mi?
Benim niyetim bu başlıkta kimseyi kırmak değil — ama hafifçe dürtmek. Hadi bakalım, erkeklerin stratejik hesaplarını, kadınların duygusal tepkilerini karıştıralım; ortaya tam bir forum ziyafeti çıkacak!
---
Konuya Mizahi Giriş: Test mi, Turnuva mı?
Biri diyor “ahlak göstergesi”, diğeri “baskı mekanizması.” Ben diyorum ki, “Arkadaşlar, bu neyin turnuvası? Altın Kemer mi veriliyor kazanana?”
Düşünsene, evlilik arifesinde genç çift laboratuvar sırasına giriyor, biri kan verirken diğeri WhatsApp grubuna yazıyor:
> “Kanka sonuçlar çıkmış, iki satır negatifmiş, hayırlı olsun.”
Yahu bu kadarını Black Mirror bile yazmadı!
Bizim toplumun bazı kesimleri, bilimle ahlakı öyle bir karıştırıyor ki, sonunda ortaya “duygusal analizli tıbbi muayene” gibi absürt bir şey çıkıyor.
Birileri de çıkıp hâlâ “Ama namus önemli!” diyor. Tamam da kardeşim, namus insanın beynindedir, bedeninde değil.
---
Erkeklerin Stratejik ve Çözüm Odaklı Yaklaşımı
Şimdi erkek cephesine bakalım.
Erkek dünyası bu konuda genelde stratejiyle ilerliyor. Duygu değil, taktik.
Forumda bir arkadaş şöyle der mesela:
> “Abi, test zorunlu olmasın ama isteyen yaptırsın, arada sıkıntı çıkmasın.”
Bu cümle tek başına diplomasi dersi.
Yani “Ben kimseye karışmıyorum” derken aslında “benim içim rahat etsin” demenin kibar yolu.
Bazı erkekler de işi Excel tablosuna çeviriyor:
- Güven sütunu
- Geçmiş satırı
- Ahlak puanı hücresi
Ama gel gör ki, bu tabloda sevgiye yer yok.
Evliliği bir proje gibi gören bu tayfa için, bakirelik testi “ön kontrol formu.”
Yahu aşkın “ISO 9001 sertifikası” mı olur?
Kardeşim, bu ilişki kalite yönetimi değil, duygusal mühendislik.
Ayrıca testle güven aranmaz. Güven, test sonucu değil, insan davranışıdır.
Yine de erkek aklı şöyle düşünür:
“Yapılmışsa tamam, yapılmamışsa risk analizi çıkarırız.”
İşte tam burada kadınlar devreye giriyor…
---
Kadınların Empatik ve İlişki Odaklı Yaklaşımı
Kadınlar bu konuyu duyunca tepkiyi duygudan alır.
Bir kadın der ki:
> “Benim bedenim, benim geçmişim, benim hikâyem… Sen kimsin ki test istiyorsun?”
Haklı da. Çünkü test, sadece biyolojik değil, psikolojik de bir müdahale.
Kadınlar için mesele “kızlık zarı” değil, “saygı zarı.”
O zar bir kez yırtıldığında — ki bu defa metaforik anlamda — ilişki tamir edilmez.
Kadın aklı daha empatik çalışır.
“Beni tanı, bana güven, bana inan” der.
Ama erkek, “belge ver” der.
İşte burada bir çarpışma yaşanır: duygusal mantık vs. teknik mantık.
Ve dürüst olalım:
Bir kadın, kendisine böyle bir test dayatıldığında “evlilik” kelimesinin anlamını sorgular.
Yani, “Evlilik bir ittifak mı, istihbarat operasyonu mu?”
---
Toplumsal Mizah: Gelin Kontrol Formu
Bir an için hayal edin:
Nikah dairesinde görevli memur son bir belge istiyor:
> “Evet beyefendi, kimlik, sağlık raporu ve… bakirelik testiniz?”
Yandaki çift kahkaha atıyor:
> “Biz kan testi yerine güven testi yaptık, sonucu: %98 aşk, %2 ego.”
Keşke tüm evlilik öncesi testler böyle olsa.
Gelinle damada “duygusal zeka seviyesi”, “sabır oranı”, “empati refleksi” testi yapılsa fena mı olurdu?
Kimin ne kadar sevgi kapasitesi var, kim kriz anında “boşanalım gitsin” diyor, kim “otur konuşalım” diyor — asıl bunları ölçelim.
Ama yok! Bizim toplum hâlâ “zar” peşinde.
Yahu bu kadar “zar” meraklısıysanız gidin Monopoly oynayın bari.
---
Bilim Ne Diyor, Mantık Ne Anlıyor?
Tıbbi olarak bilinen şu: Kızlık zarı tek tip değildir, herkesinki farklıdır.
Hatta bazılarında hiç zar bulunmaz, bazılarında esnektir.
Yani testle “bakirelik” belirlemek, “birinin karakterini kan grubuna göre ölçmek” kadar saçmadır.
Ama toplumda “test = doğruluk” gibi bir denklem var.
Bilim “Bu test etik değil” diyor, ama dedikodu “Test yaptırmamış, kesin bir şey var” diye çınlıyor.
Şimdi soruyorum:
Bilimin doğrusu mu, mahallenin sesi mi ağır basıyor?
Hangisine inanacağız?
---
Erkek Kadına, Kadın Topluma Kızıyor
Erkek diyor ki: “Toplum baskısı var, ben de etkileniyorum.”
Kadın diyor ki: “Sen toplumun sesi oluyorsun, o yüzden ben etkileniyorum.”
Sonuç: İkisi de birbirine değil, sisteme kızıyor.
Ama kimse sistemi değiştirmiyor.
Bu konuyu forumda konuşmak bile bazen cesaret istiyor.
Çünkü hemen birileri çıkıp “Ahlak elden gidiyor!” diyor.
Halbuki ahlak, “kimin neyi sakladığı” değil, “kimin ne kadar saygılı olduğu”dur.
---
Tartışmayı Kızıştıracak Sorular
- Evlilikte “bakirelik testi” değil de “sabır testi” zorunlu olsa daha az boşanma olur muydu?
- Güven duygusu bir laboratuvarda mı üretiliyor?
- Kadın geçmişini anlatmak zorunda mı, yoksa erkek “kabul etme testinden” mi geçmeli?
- Bu testin zorunlu olduğunu düşünenler, kendileri için hangi testi kabul ederdi?
- Gerçekten “namus” dediğimiz şey, birkaç milimetrelik dokuya mı indirgenmeli?
---
Sonuç: Test Etme, Tanı
Evlilik bir test değil, tanışma sürecinin finalidir.
Kimi laboratuvarda analiz yapar, kimi kalbinde.
Ama güven hiçbir zaman tahlil kâğıdından çıkmaz.
Eğer evlilik bir inançsa, o inançta şüpheyle başlayan her şey yarım kalır.
Kızlık testi mi?
Bırakın o test tarihin komik sayfalarına karışsın.
Artık “kalp testinden” geçemeyenlerin “bakirelik testine” güvenmesi tam bir ironidir.
---
Son sözüm:
Bir gün devlet “evlilik öncesi zorunlu test” olarak empati, sabır ve mizah oranını ölçse, eminim daha çok mutlu çift olurdu.
Şimdi siz söyleyin forumdaşlar, “zar” mı önemli, “zarafet” mi?
Buyurun, mikrofonda sıra sizde.